Hayatımın Dönüm Noktası – Halil’in Hikâyesi
“Cehennemi gördüm, geri gönderildim”Hayatını kötü alışkanlıklarla heba etmiş bir adamın ölümle burun buruna geldiği kazadan sonra yaşadığı ruhsal dönüşümü anlatan bu çarpıcı hikaye, okuyucumuz Rabia Saylam Taşdemir'in kaleminden geldi. Yaşanmış bir öyküye dayanan bu dramatik anlatım, bir insanın nasıl yeniden doğabileceğini gözler önüne seriyor.
Yazan : Rabia Saylam Taşdemir
Henüz 15-16 yaşlarındaydım… Deli dolu bir gençlik yaşıyordum. Hani derler ya, "köyde yetişen genç, berrak bir su gibidir" diye… Evet, işte ben, Halil… O berrak suyu ellerimle kirlettim, kendimi kendi ellerimle batağa sürükledim.
Eksik miydim? Hayır. Sevgisiz mi büyüdüm? Asla! Annemle babam bana sevgilerin en güzelini sundular. Yokluk çektim mi? Hayır! Harçlıksız kaldığım tek bir günü hatırlamıyorum.
Ama ne olduysa oldu, kendimi bir anda karanlık bir yolun içinde buldum. Alkol, kumar ve türlü kötü alışkanlıklarla çevrilmiş bir yaşama sürüklendim.
Annem ağlıyordu:
“Halil’im, ciğer parem… Gözümün nuru, yapma etme oğlum! Hem dünyanı hem ahiretini yıkıyorsun.”
Ama ben, dünyaları yaratan benmişim gibi kibirliydim. Kimseyi dinlemiyordum. Babam ise annemi teselli etmeye çalışıyordu:
“Hanım, üzülme. Daha çok genç. Hele bir askerden gelsin, evlensin, yuvası olsun… Gör bak nasıl akıllanır.”
Yıllar su gibi geçti. Okudum, okulumu başarıyla bitirdim. Avukat oldum. Saygın bir meslek, güzel bir işim vardı. Askerliğimi de yapmıştım. Ama ne yazık ki kötü alışkanlıklarımdan kopamıyor, aksine yeni bağımlılıklar ekliyordum. İçki, kumar, barlar, pavyonlar… Gece hayatı benim gerçek evim olmuştu.
Sonra hayatıma bir kadın girdi. Evlenmeye karar verdik. Ona geçmişimi anlatmadım. Zavallı, her şeyi öğrendiğinde kaderine razı oldu. Yine de:
“Yapma etme bey, gel Allah’a tövbe et. Yuvana dön, çocuklarına örnek ol,” diyerek annem gibi nasihat ediyordu.
Ama ben aynı Halil’dim. İşimi aksatmaz, görevlerimi yerine getirirdim. Ancak iş bitince adresim belliydi: meyhaneler, kumar masaları...
Derken biri kız, biri erkek iki evladımız oldu. Bu bile beni değiştirmedi. Ruhumdaki boşluk git gide derinleşiyordu.
Bir gün, evden çıkarken eşime ve çocuklarıma sıkıca sarıldım. Eşim şaşkınlıkla sordu:
“Bey, hiç yapmadığın bir şeyi yaptın. Neler oluyor sana?”
Zavallı Ümran… O kadar çok seviyordu ki beni, kendimi sorguladığım anlar olurdu: “Acaba ben bu kadına layık mıyım?”
O akşam, üç arkadaşımla buluşup meyhaneye gittik. Kafaları bulduktan sonra arabaya atlayıp Ankara sokaklarında türküler, naralar eşliğinde dolaşmaya başladık. Sarhoşluk zirvedeydi. Bir anda frene bastım ama tutmadı. Direksiyon elimden çıktı. Araba bir ağaca çarparak durdu.
Sonrasını hatırlamıyorum.
Beni garip varlıklar sürüklüyor, bağırıyorlardı:
“Atın bunu cehenneme! Gayya kuyusuna atın!”
Bir başka ses:
“Durun, daha zamanı var. Onun için dua edenler var,” diyordu.
Akrepler, yılanlar etimi koparıyor, acılar içinde kıvranıyordum. Kaç gün, kaç ay sürdü bilmiyorum.
Gözümü açtığımda bir hastanenin yoğun bakımındaydım. Doktorlar:
“Sen şükret Halil, arkadaşların iki ay önce vefat etti,” dediler.
O an anladım, Allah bana bir şans daha vermişti.
Hemşire sordu:
“Yoğun bakımda her gece sayıkladınız. ‘Atmayın beni, kıymayın bana!’ diye haykırıyordunuz. Bu narkozun etkisi mi?”
“Hayır,” dedim.
“Ben orada cehennemi gördüm. Azabı yaşadım. Ama gaybdan bir ses: ‘Durun, onun için hâlâ dua edenler var, henüz rızkı bitmedi,’ diyordu…”
Evet, şimdi bir gözüm yok. Bacaklarımı kaybettim. Ama şükrediyorum. O ayaklarla çok harama gittim. O gözlerle çok harama baktım. Bu boğazla nice haramlar yuttum.
Şimdi sadece Allah’ın rızasını kazanmak, eşime ve çocuklarıma layık bir insan olmak istiyorum.
“Allah’ım, bizi affet. Bize hidayet nasip et. Bizi doğru yoldan ayırma. Ahirette de yüzümüzü kara çıkarma. Âmin.”
— Halil
Benzer Haberler
Hayatımın Dönüm Noktası – Halil’in Hikâyesi
PAPAZ EFENDİ
KİTAP NE İŞE YARAR?
ZAMANIN ÖTESİNDE
TREJİK BİR ÖYKÜ