Yazının İyileştirici Gücü
NURHAYAT TEKE - İSTANBUL,
Yazarımız Nurhayat Teke ile gerçekleştirdiğimiz bu özel söyleşide, hayatın anlamını sorgulamanın doğal bir süreç olduğunu, verimli olamama kaygısına kapılmadan yazının iyileştirici gücüne sarılmanın önemini konuştuk. Teke, gelecekte yazmaya gönüllü gençlerle birlikte edebiyat yolculuğuna çıkmayı hedeflediğini belirtti.
Bugünkü konuğum Sevgili E. Gülüş Teke
E. Gülüş Teke kimdir?
Öncelikle merhaba.
Emine Gülüş Teke, 20.10.1972 Kırıkkale doğumlu.
Kırıkkalede yaşıyor, iki çocuk annesi.
Türk Dili ve Edebiyatı mezunu.
Gençlik ve Spor Bakanlığında çalışan
KIŞYADER/Kırıkkaleli Şairler ve Yazarlar Derneğinin Kurucu üyesi.
KeKeMe Yayınları Sansür Temalı Öykü Yaraşmasında “İstibdat” isimli öyküsü mansiyon ödülüne layık görüldü.
Edebiyatla ilgili süreli yayınlarında halen Öykü ve Şiirleri yayınlanmakta.
Emine Gülüş Teke’nin Eserleri:
Ten Rengi Özlemek Şiir (Kurgu Kültür Merkezi Yayınları) 2016
40 Düğme Roman (Kurgu Kültür Merkezi Yayınları) – 2019
Karga Mevsimi Öykü (Kekeme yayınları) - 2020
Dilimin Altındaki Gömü Şiir (Kekeme yayınları) 2020
RA Şiir (Kekeme yayınları) - 2025
İlk ne zaman yazmaya başladınız?
Benim kalemle olan dostluğum çocukluk yıllarıma dayanıyor.
Hemen hemen her söyleşilerimde dile getirdiğim bir gerçeklik var ki onu sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Şöyle ki, her çocuk geceleri en sevdiği oyuncağıyla birlikte uyurken; ben yastığım altına bir defter, birde kalem koyar, gecenin ilerleyen saatlerinde kalkar şiir yazardım. Benim oyuncaklarım kelimelerdi…
Şiir neydi? Nasıl yazılırdı bilmiyordum belki, bu tamamen içgüdüsel bir dürtüydü bu.
Şiirle bağımı hiç koparmadım 2016 da ilk şiir kitabım Ten Rengi Özlemek (Kurgu Kültür Merkezi Yayınlarından çıktı.
Daha sonra Roman, Öykü, Şiirler, aforizmalar. Köşe Yazıları birbirini takip etti.
Eserlerinizi kimden ya da nelerden etkilenerek yazıyorsunuz?
Edebiyatın tükenmez kaynağı doğa ve insanlardır.
İnsanların yaşantıları, inançları, kültleri, hissettikleri, duyguları, sosyal yapıları, köy, kent, insana dair her şey bana ilham kaynağı olabiliyor.
Edebiyatın geçmişe kök salıp geleceğe uzanan o muazzam dalları hala çiçekler açmaya devam ediyor.
Türk şiiri Sümerlerin Gılgamış Destanı'na kadar uzanan köklü bir tarihe sahip, ilk şiirler Çincede olduğu gibi halk şarkılarından ya da Sanskritçe Vedalar, Zerdüştlük inancının Gataları ve Homeros'un "İlyada" ile "Odysseia"sı gibi destanların yeniden sözlü anlatım ihtiyacından ortaya çıkmıştır.
Dünya edebiyatında en çok eser verilen edebi tür şiirdir.
Her şiir kendi içinde bir hikâyeye sahiptir, bence hikâyesiz şiir şiir de değildir.
Her toplumun kendi coğrafyasında, kültüyle, inancıyla şekillenen edebiyatları tıpkı bir ressamın tuvalinde kendini gösteren bin bir renkler gibi göz alıcıdır.
Bu çeşitlilik ise edebiyatın evrensel ve hâlâ diri olduğunu gösteriyor.
Bir yazarın bir şairin yazarken etkilendiği şeyler oldukça çeşitlidir ve genellikle yazarın bireysel deneyimlerine, çevresine ve hayal gücüne bağlıdır.
Kişisel Deneyimler, Aşk, acı, kayıp, mutluluk gibi duygusal yaşantılar yazarın en güçlü ilham kaynağıdır.
Doğa da göz alıcı bir manzara, bir fırtına ya da bir çiçeğin sadeliği, yazarın yaratıcı dünyalarında derin izler bırakabilir.
Savaş, göç, adaletsizlik, devrim gibi toplumsal ve tarihsel olaylar, yazarı derinden etkiler.
Mitoloji, gerçeklikle sınırlı kalmayan yazarlar ve şairler için zengin içerikler barındırır.
Felsefi ve dini düşünceler, bir yazarın veya şairin eserlerine derinlik katabilir.
Gündelik hayatta ise basit bir diyalog, bir sokak çalgıcısı, günlük hayatın sıradan detayları, bir şairin gözünde şiirsel bir dünyaya dönüşebilirken bir yazarın kaleminde romana veya öyküye dönüşebilir.
Etkilendiğiniz ve üsluplarını beğendiğiniz edebiyatçılardan örnekler verir misiniz?
Sevdiğim şairlerin şiirlerinden birkaç örnek vermek isterim.
ENDÜLÜS'TE RAKS
Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı...
Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.
Yahya Kemal Beyatlı
HÂLÂ SERVİLERDE AĞLIYORLAR MI?
bir inilti duydum serviliklerde
dedim : burada da ağlayan var mı?
yoksa, tek başına bu kuytu yerde,
eski bir sevgiyi anan rüzgâr mı?
gözlere inerken siyah örtüler,
umardım ki artık ölenler güler,
yoksa hayatında sevmiş ölüler,
hâlâ servilerde ağlıyorlar mı?
Nazım Hikmet Ran
SENIN ADIN KAVUŞMAK OLSUN
Sen benim yanı başımdaki uzağım
Sen benim uzağımdaki en yakınım
Dokunmam yasak sevmem yasak
Sensiz bu hayatta yaşamak tuzak
Sen adını koyamadığım
Senin adın kavuşmak olsun...
Sabahattin Ali
Yeniden
Karanlık bastı mı gelirsin
Penceremin dibinde durursun
Oyuncaklar kabartma harfler gibi
Elle tutulur gibi garipliğin
Gülten Akın
Sizce şiirde biçim mi yoksa içerik mi önemlidir?
Şiir edebiyatında biçim ve içerik birbiriyle derin bir ilişki içindedir, bu yüzden birinin diğerinden daha önemli olduğunu söylemek zor.
Biçim, şiirin müzikalitesini, estetik yapısını ve ritmini belirlerken; içerik, duyguları, düşünceleri ve mesajı iletir.
Örneğin, klasik Türk şiirinde, biçim önemli bir yere sahiptir. Aruz ölçüsü, kafiye düzeni gibi unsurlar, o dönemin şiirlerinin temelini oluşturur. Ancak modern şiir, daha serbest bir biçimi benimser ve içeriğe daha fazla vurgu yapar. Yine de bu, modern şiirin biçimsiz olduğu anlamına gelmez; sadece biçim, içeriğin doğasına göre şekillenir.
Sonuçta, şiirin gücü genellikle biçim ve içeriğin bir aradaki uyumundan gelir. Sizi derinlemesine etkileyen bir şiirde, biçimin ve içeriğin birbiriyle nasıl etkileşim içinde olduğunu fark edebilirsiniz.
Burada büyük şair Nazım Hikmetin bir görüşünü de aktarmak isterim
Şiir dediğin şeyin şekli, eski Yunan mabetleri gibi pürüzsüz, süssüz, şatafatsız, aydınlık ve muhtevayı en iyi surette verebilir, belirtebilir olmalı
Şairin dünyası, en az, bir romancının dünyası kadar geniş olmalı.
” (M. Fuat’a Mektuplar, s. 70)
Böylesine geniş bir dünyayı biçim duvarlarıyla daraltıp serbest nazmın sağladığı olanaklardan yoksun kalamayız.
Şiire olan merakınız ne zaman başladı? İlk şiirinizi ne zaman yazdınız hatırlıyor musunuz?
Şiire olan merakım çocuk yaşta başladı.
İlk şiirimi ise ne zaman yazdığımı hatırlamıyorum.
2011’de şiirlerimi dosyalayarak toplamaya başlamıştım bu yüzden 2011 yılını miladım olarak sayıyorum.
“ yüreğin külfetini dile dökmenin adıymış şairlik”
Şiirlerinizde ele aldığınız konular nelerdir?
Şiirlerimde aşk, tarih, felsefe, mitoloji, dinler tarihi gibi konuları işliyorum
Bir örnek vermem gerekirse son şiir kitabım “RA’dan” birkaç paylaşım paylaşmak isterim sizinle
HER KABURGA ÂDEM
Lilith Havvayı arıyor indirildiği düzlükte
Elmalara kurt düşüyor
Her eksik kaburga Âdem
Değiştirilen her deri sürüngen
Ne Ben sira alfabesini yazıyor kalem
Ne tohum hırsızını
Toprağı deşeliyor ruhum
Habil'i ben öldürmedim
Dante cehenneminden sesleniyor şaşkın ruhlara
Araf denilen koridor çekildi!
Cennetle cehennem bir şimdi
İçeri girenler dışarda bıraksın umudu
Mumu alıştırmak zordur kendi alevine!
ARAYIŞ DİVANI
Tanelerini göğe saçıyor narlar
Saf gümüşe işleniyor ağıt
Ölümü yokluyor uykunun elleri
Kâbus rüyayı zorluyor
Değirmenini öğütüyor
Dişe hınç besleyen buğdaylar
İçime sarkıyor gölgeler
Güneşte aklım
Kan damarı zorluyor
Ağrı şakakları
Günahı kemiriyor şeytanlar
Berzahta cin tufanı
Balçığından kaçıyor ruhlar
Yeryüzünde insan arıyor Tanrı
Nallarını topluyor küheylanlar
Üzengi ayağı, kamçı etini
Sükût sesini arıyor
Alfabe harfini
Bilgi cehlini
Yeryüzünde insan arıyor Tanrı!
“Saçlarından asmışlardı bir kadını
Göğüsleri geceyi emziriyordu
Kumaşı eskimişti entarisinin yıldızlar yere dökülüyordu.”
Ten Rengi Özlemek şiir kitabından
Eserlerinizi yazarken belli bir ortam seçer misiniz?
Ben bir metnin üzerinde çalışırken ortamın sessiz olmasını önemsiyorum, onun dışında belirli bir yere veya mekâna bağlı kalmıyorum.
Kendi iç sesimi dinlerken beni ondan koparan çatlak sesler olamasın kâfi.
Bir yazarın okurlarından beklentileri nelerdir?
İşte bu soru hep beklediğim bir soruydu çok teşekkür ederim.
Genellikle okurun beklentilerine göre şekil alan sorular sorulur yazarlara
Benim okurlarımdan beklentilerim belki onarlın benden beklediklerinden daha çoktur
Öncelikle okurumun kitaplarla sağlam bir ilişkisi olmasını isterim, sözcüklerin ve metinlerin içine girebilmesini, bunun içinde kelime dağarcıklarının yeterli düzeyde olması çok isterim.
Bir okurun meraklı ve açık fikirli olmasını, farklı türlerde ve konularda ki kitapları da okumaktan keyif almasını, böylelikle hayal gücünü gelişirken duygudaşlık yetisini geliştirmesi…
Analitik düşünme yeteneğini kazanan, okuduklarını sorgulama, yazarın mesajını analiz etme ve kendi yorumlarını geliştirme yeteneğine erişmesi…
Yazarın niyetini ve anlatım tarzını değerlendirebilmesi, kendince çıkarımlar yapabilmesini de önemsiyorum
Sağlam bir okur olmak, yalnızca okumakla değil, aynı zamanda okuma deneyimini bilinçli ve katılımcı bir şekilde sürdürmesini de gerektiriyor.
Sizce günümüz gençliğinin şiire bakışı nasıldır?
Günümüz gençliğinin şiire bakış açısı, bireysel deneyimlere ve çevresel faktörlere göre değişiklik gösterebilir. Ancak genel olarak, modern teknolojinin ve sosyal medyanın etkisiyle şiirle etkileşim şekillerinin dönüşüm geçirdiğini söyleyebiliriz.
Bir yandan, klasik şiire olan ilginin azaldığını düşünenler olabilir. Gençlerin çoğu daha hızlı tüketilebilen içeriklere yöneliyor ve şiirin yoğun anlam dünyası bazen gözden kaçabiliyor. Öte yandan, sosyal medya platformları sayesinde şiir daha ulaşılabilir bir hale geldi. Özellikle Instagram ve Twitter gibi platformlarda kısa şiirler, alıntılar ve modern şiirler gençler arasında popülerlik kazandı. Ayrıca, gençlerin bireysel kimlik arayışları ve duygularını ifade etme arzusu, şiire olan ilgiyi de diri tutabiliyor. Özgünlük arayışı ve duygusal derinlik, birçok gencin şiiri bir ifade biçimi olarak kullanmasını sağlıyor. Slam şiir ve spoken word gibi modern şiir türleri de gençler arasında ilgi görüyor çünkü bu türler, performans sanatıyla birleşerek güçlü bir ifade alanı sunuyor.
Dünyanın, kavramların ya da insanların artık size hiçbir şey ifade etmediği oldu mu? Verimli olamama kaygısına düştünüz mü hiç?
Benim için dünya, insanlar ve kavramlar her zaman derin bir anlam taşıyor, çünkü bunları öğrenmek ve anlamak varoluşumun temelini oluşturuyor.
Ancak bazen bu karmaşık dünyayı anlamlandırmaya çalışırken her şeyin anlamsızlaştığı anlar da olmuyor değil.
Belki de bu hayatın derinliklerini sorgulamanın doğal bir sonucudur.
Ben böyle zamanlarda uzun yolculuklara çıkmayı tercih ediyorum, okuma tempomu artırıyorum, yazmaya ağırlık veriyorum bir şeyleri kaleme almak müthiş rahatlatıyor ruhumu.
Verimli olamama kaygım hiç olmadı, çünkü her sözcük her kelime ona ihtiyaç duyanlar için çok kıymetlidir.
Geleceğe ait projeleriniz nelerdir?
Yazım hayatımla ilgili birkaç projem var, bunun yanı sıra edebiyata daha çok katkıda bulunmak istiyorum.
Yazmaya gönüllü ve istekli gençlere birlikte olmak, onlara dokunmak onlarla beraber kültürden sanata doğru yol almak istiyorum.
Vakit ayırıp bizimle ve okuyucularımızla bu güzel söyleşiyi gerçekleştirdiğiniz için çok teşekkürler.
Sayın Nurhayat Teke, Ben çok teşekkür ederim, böylesine içten bir söyleşiyi gerçekleştirmek fırsatı sunduğunuz için.
Yazım hayatınızda başarılarınızın katlanarak artmasını temenni ediyorum.
Sevgilerim ve saygılarımla.
Benzer Haberler
TELEVİZYONUMUZUN DİLİ
“NEBUN, susturulan hayatların haykırışı oldu.”
Türkiye açısından esas risk, yoksullaşarak yaşlanma olgusudur!
Leyla Karataş İçin Dualarda Birleştik!
GURBETÇİLERİN SESSİZ ÇIĞLIĞI: TANJU ÖZCAN’A CEVAP VE VATAN SEVGİSİNİN MANİFESTOSU
Yazmak ve Yaşamak: Bir Yazarın İç Dünyasına Yolculuk
Deprem Değil, İhmal Sallıyor Bizi!
BİRİSİ...